Güncel
Şiilerin IŞİD’i: Haşdi Şabi
Erbil'de bir Türkmen, cebinden çıkardığı telefonunda bir videoyu izletti bana. Kalbim duracak gibi oldu. Yakaladıkları bir kişiyi yere yatırıp canlı canlı karnını deşen, kalbini ve ciğerini çıkartıp yiyen vahşi insanlar vardı videoda. “İşte Haşdi Şabi bunlar” dedi, korku dolu gözlerle.
Kemal Öztürk - Yeni Şafak
Erbil'de bir Türkmen, cebinden çıkardığı telefonunda bir videoyu izletti bana. Kalbim duracak gibi oldu. Yakaladıkları bir kiÅŸiyi yere yatırıp canlı canlı karnını deÅŸen, kalbini ve ciÄŸerini çıkartıp yiyen vahÅŸi insanlar vardı videoda. “Ä°ÅŸte HaÅŸdi Åžabi bunlar” dedi, korku dolu gözlerle.
Bu vahşet görüntülerinin benzeri, bir zamanlar El Kaide ya da IŞİD'in ne kadar vahşi olduğunu göstermek için de elden ele dolaşırdı. Önceleri abarttıklarını düşündüm. Sonra Kürt siyasetçiler, Arap liderler, aşiret temsilcileri, gazeteciler, sivil halkla konuştukça, herkesin aklının tam orasında, dehşet kelimesiyle birlikte Haşdi Şabi'nin hep yan yana olduğunu gördüm.
IŞİD batı dünyası içinde nasıl bir vahşet ve ürkütücü bir figürse, Haşdi Şabi de Irak'taki Sünniler için aynı şeyi ifade ediyordu. Ancak nedense Batı bu örgütten hiç bahsetmiyordu. Zira Haşdi Şabi hiç 'Roma'dan kalan tarihi esere' saldırmadı ve batılı birini öldürmedi.
IŞİD Irak'ı nasıl işgal etti?
2014 Haziran'ında sayıları 3 bini geçmeyen IŞİD militanları ani bir hareketle Suriye'den Telafer, Musul hattına doğru saldırdığında tüm dünya şaşkına döndü.
Irak ordusu, tankını, topunu hatta miğferini, askeri elbisesi atıp, Bağdat'a doğru kaçtı.
IŞİD, kısa sürede Telafer, Musul (Irak'ın ikinci büyük şehri ve nüfusu 2 milyondan fazla), Samara, Ramadi, Tikrit, Anbar gibi yerleşim yerlerini kolayca aldı. Herkes bu örgütün nasıl bu kadar güçlü olduğunu konuşurken, atladıkları bir şey vardı. Bu yerleşim yerleri Sünnilerin yoğun yaşadığı bölgelerdi. Buralarda çok köklü ve büyük Arap, Kürt, Türkmen aşiretleri vardı. Bu aşiretler ABD'nin Saddam'ı devirmesinden sonra iş başına gelen Maliki iktidarının baskısıyla karşı karşıya kalmıştı.
Maliki Åžii politikası güderek, o kadar büyük zulümler yaptı ki, ki bu aÅŸiretler, “bir Saddam gitti, bin Saddam geldi” diyerek içinde bulundukları durumu özetlediler. Sonunda 'Åžii diktatörlükte yaÅŸamaktansa, IŞİD ile yaÅŸarız' diye isyan bayrağı açıp, bu örgütle iÅŸbirliÄŸi yaptılar. Aslında IŞİD'in bölgeye hakim olmasının nedeni, Maliki yönetiminin ve diÄŸer Åžii gruplarının Sünni aÅŸiretlere karşı zulmüydü.
HaÅŸdi Åžabi'nin kuruluÅŸu
IŞİD bölgeyi işgal ettikten bir gün sonra, Irak'ın en güçlü Şii dini lideri, Sistani, kutsal Ehlibeyt türbelerini ve mekanlarını korumak için 'cihat' ilan etti. Bir anda ona bağlı onlarca Şii aşiret ve on binlerce insan sokaklara döküldü. Buna en çok sevinen İran oldu. Ölmeye ve öldürmeye yemin eden, Hz. Hüseyin'e kavuşacağız diye yollara dökülen bu kızgın ve intikam dolu insanları örgütlemek için dini lider Hamaney bizzat devrim muhafızlarını görevlendirdi. Böylece efsanesi kendinden büyük, Kasım Süleymani Irak'ta ortaya çıkmış oldu.
Ä°ran kesenin ve silah depolarının aÄŸzını açtı. Sayıları 45'i bulan aÅŸiretleri paraya ve silaha boÄŸdu. Bu aÅŸiretlerin hepsi Kasım Süleymani aracılığı ile askeri eÄŸitimden geçirildi. Ve bunlara askeri isimlerden ziyade Ehlibeyt isimleri veridi. “Ä°mam Ali Tugayı, Seyyid Şüheda Tümeni, Asain El Hakk, Ali Ekber Tugayları, Seraya AÅŸura… Bu tugayların sayısı tam olarak bilinmiyor. Ancak hepsi bir araya gelerek kendilerine, HaÅŸdi Åžabi (Halk gücü) ismini verdi.
Sistani, el Hekim, Sadr gibi, dini liderler de bunları kutsadı. Ä°ran'ın eÄŸittiÄŸi, Iraklı dini liderlerinin kutsadığı bu öfkeli ve intikam dolu insanlara, ABD, “saygı duyulacak gruplar” diyerek dünyada meÅŸrulaÅŸtırdı.
Haşdi Şabi korkusu her yana yayılıyor
Haşdi Şabi, Irak ordusuna katılmadı. Üniformaları, bayrakları, flamaları ayrıydı. Emirleri önce aşiretlerinden, sonra dini mercilerinden ve son olarak da İran'ın dini lideri Hameney'den alıyorlardı. Aslında İran'ın Irak'taki ordusu olmuşlardı.
Haşdi Şabi, IŞİD'in elinde olan, Samara, Ramadi, Tikrit, Anbar'ın geri alınması için ABD öncülüğünde başlatılan operasyonlarda en ön safta yer aldı. İşte o tarihten sonra da ünü her yere yayıldı. Zira bu milisler, ölümden korkmuyor, ancak öldürmek için daha büyük şevkle hareket ediyordu.
Yakaladıkları ve IŞİD'li dedikleri Sünnilere yaptıkları işkenceler ve vahşeti cep telefonlarına çekiyor, sonra da bunu her yerde gururla paylaşıyordu. Ortalık kancalara takılmış, uzuvları canlı canlı kesilen, ciğer ve kalbi sökülüp çiğ çiğ yenilen korkunç insan görüntüleriyle doluydu. Bu yetmezmiş gibi, Musul hareketi başladığında bir de kedi, köpekleri dişleriyle parçalayıp yiyen korkunç milis görüntüleri döküldü ortalığa. Haşdi Şabi tıpkı IŞİD gibi, bu vahşi infazları sayesinde büyük bir korku yarattı. Bu da her kentin ele geçirilmesinde çok işe yaradı.
IŞİD'den alınan tüm bu şehirler Sünnilerin şehriydi, ancak oranın yönetimi bir daha Sünnilere verilmedi. Bu şehirlerde Şii nüfusu bir anda arttı. Sünniler ya Haşdi Şabi'ye boyun eğdi ya da orayı terk etmek zorunda kaldı.
En korkunç Haşdi Şabi tugayı Asain El Hakk İmamı, Kays Gazzali geçtiğimiz Cuma hutbesinde, son Sünni şehri Musul'a gireceklerini ve Hz. Hüseyin'in intikamını alacaklarını söyledi. Korku dağlara kadar çıktı böylece.
IŞİD'i kuranlar, Haşdi Şabiyi de mi kurdu?
Bugün Haşdi Şabi'nin tam sayısı bilinmiyor. 100 ile 150 bin arasında olduğu söyleniyor. Kürt Peşmerge gücünün ve Irak ulusal ordusunun neredeyse iki katı. Irak'ın aslında tek hakimi Haşdi Şabi. Karşısında Peşmerge'den başka direnecek silahlı Sünni güç de bulunmuyor. Zira Irak ordusunun %85'i yine Şiilerden oluşuyor.
Aslında Haşdi Şabi'nin uyguladıkları yöntemler ve taktikler tam olarak IŞİD ile aynı. IŞİD'i kuranlar, eğitenler ve yönlendirenler kimse, Haşdi Şabi'yi de aynı şekilde kurdu ve eğitti dense kimse şaşırmaz. O derece benzerler. İkisi de 'Allah' diyerek öldürüyor, ikisi de sadece Müslüman katlediyordu. Tek farkları birinin Şii, diğerinin Sünni olmasıydı. Sonuçta kaybeden İslam dünyası, kazanan ise batıydı.
Henüz yorum yapılmamış.